DENİZ RESSAMLARI
Bu bölümde, Ressamları eğilim duydukları konulara göre gruplandırmanın doğru olmadığını görüşüne katılmakla beraber, daha çok peyzajları ile anılan bazı ressamlar incelenecektir. Sanatçıların ve eserlerin tanıtılmasının tek başına yeterli olmayacağı düşünülerek, 19.Yy’ın II. yarısı ile 20.Yy’ın ilk yarısı arasındaki dönemde Çağdaş Türk Sanatının ki gelişmelerde zaman zaman yer verilmiştir.
“15-18.Yy’lar arasındaki hazırlığı tamamlamış değişim temelleri üzerinde yeni biçim etkilerinin inşa edilebileceği ortamları oluşturmuştur. Bu kültürel olgunun gerek sosyo-ekonomik planda, gerekse dinsel inanç sisteminin yorum farklarından karşımıza çıkan eşdeğer belirtileri, sorunun çok yönlü olarak irdelenip çözümlenebileceği karmaşık uzantıları da içermektedir. Türk sanatının belirlendiği tüm etken koşullar, İslam inanç alanı içindeki özgün ayrımları belirlediği kadar, Batı kültürünün geleneksel ve çağdaş verilerine yönelik yorum ve sentez çabalarının da işlevlerin üstlenmiştir. Batı ve Doğu sorunlarını içiçe bütünleştirerek devirgen bir mekanizma üreten bu olgu, problematik olduğu oranda tüm dünya ortamları arasındaki benzerliğini de koruya gelmektedir. Dünyadaki hiçbir kültür alanı kendi irade egemenliğini kullanarak hiçbir yabancı etkiyi bu ölçüde hizmetine sokabilmiş değildir. 19.Yy’da dış dünyaya, özellikle Batıya yönelik büyük değişim ilgileri, ancak bu bağlak içinde irdelenebilir.” (Çağdaş Türk Sanatına Temel Yaklaşımlar, Sezer Tansuğ, s.15. Bilgi Yayınevi., Ankara, 1997)
19.Yy’da yabancı ressamlar ve azınlık sanatçıları ile Osmanlı sanatçılarının işlerine, etkileşim ve yaklaşımlarına kısaca değinmek gerekmektedir. “Türk ressamlarından hiçbiri, kendi çevrelerini bir yabancı gözüyle irdeleme ve yorumlama açmazına düşmemişlerdir. 19.yy Osmanlı sanatçılarının işlerini yabancı ressamların işlerinden ayırt eden nitelikler, bu resimlerde hiçbir pitoreks ve egzotik yumuşamanın bulunmayışıdır. En pitoreks ilgi yönelişlerinde bile gündelik sıradan bir realite duygusunun kendini kanıtlama fırsatı bulduğu reel ya da organik bir tema dünyasıyla buluşma mantığı yatar. Türk ressamlarla çoğunluğu ermeni azınlıktan ressamların oluşturduğu başka bir duyarlık kesimi arasındaki farksa, bir yanıyla ortak bir kültüre ilişkin ortak problematikleri taşımakla birlikte, esasta yoğun bir farktır. Ermeni ressamları yorumları relalitenin duygusal ve dekoratif fantezileri erişme yolunda abartılmış değer ölçütlerine dayanır. Bu resimlerde part-bizanten ikon ve benzeri işler yapılan süsleme atölyelerinin dinsel atmosferini sezmek de mümkündür.” (Çağdaş Türk Sanatına Temel Yaklaşımlar, Sezer Tansuğ, s. 22.23. Bilgi Yayınevi., Ankara, 1997)
19 yy Osmanlı resim gelişmesinin, yukarıda belirlenmeye çalışan ilişkileri de kapsayan birinci ana doğrultusu içine, şüphesiz askeri okullarının dünyada yalnız Osmanlı dünyasına özgü yoğun resim etkinlikleri değil, aynı zamanda Sanayi-i nefise okulunun kurulup işletilmesi de girmektedir.”
“19.Yy ortasında fotoğraf tekniğiyle ilgili gelişmeler, bu tekniğin osmanlı ressamları karşısına çıkardığı bazı temel sorunlar yüzünden dikkatle irdelenmeyi gerektirir. 19.Yy’da Batı normlarına uyum sürecinin ana doğrultularından biri de budur.”
19. YY. DA YABANCI RESSAMLAR VE AZINLIK SANATÇILARI
Resim geleneğinin geç geliştiği Osmanlı’da önceleri (çoğu imzasız) manzara resimlerine rastlanır. Çini, porselen, işleme ve kimi haritalarda belirgin bu desenler 18.Yy’ın sonunda 19.Yy’ın başında konaklama yalılarla sıva üzerine yapılan İstanbul resimler görülür. Minyatürden resme uzanan geniş yelpaze içinde Türk sanatçıları önemli yapıtlar bırakmışlardır. Matrakçı Nasuh, Nakkaş Osman, Bozoklu Osman Şakir, Levni, Şeker Ahmet Paşa, Halil Paşa, Hoca Ali Rıza, Hüseyin Zekai Osmanlı demlerinde İstanbul’u resimleyen ustalardır. Bir de İstanbul’a kısa süreler için gelen yabancı ressamlar vardı ki, Osmanlı yaşantısına ilişkin yapıtları bugün önde gelen müzelerde sergilenmektedir. (Gergedan, Jak Deleon, s.35. Dönemli Yayıncılık., İstanbul, Eylül 1988, Türk Resim Sanatı Özel Sayısı)
Pek çok isimden, 19.Yy’da Osmanlı padişahlarının yakın ilgi gösterdikleri önemli resim sanatçılarından deniz resimleriyle ünlü ermeni asıllı Rus Aivazowsky, 2. Abdülhamid’in bir bir portresini de yapan Fausto Zonaro ile; 19.Yy’da istanbul’da yaşayan ermeni azınlığından olan Civanyan’ın resimleri örnek olarak seçilmiştir.
Aivazowsky (1827-1900) Kırım’ın Kefe şehrinde doğmuş bir Rus ressamıdır. Ermeni asıllıdır. Deniz resimleri yapmakla meşhurdu. Ömrü boyunca beş bin kadar tablo yaptığı sanılıyor. Tam anlamıyla akademik bir ressamdı. 1845-1890 arası sekiz defa İstanbul’a gelmiştir. Burada yaptığı resimler sayesinde saraya kapılanmıştır. Abdülmecid, Abdülaziz ve II. Abdülhamid’in nimetleriyle geçinmiştir. Geniş satıhları pürüzsüz fırça sürüşleriyle boyayan ve resimlerinde konuya önem veren bir sanatçıydı. Tercih ettiği konular denizle ilgiliydi, denizin her anını günün her saatini tespit eden resimlerden hoşlanırdı. (Sabancı Resimle
rFausto Zonaro (1854-1829) Türkiye’de resim sanatının gelişmesine yardım etmiş İtalyan ressamlardandır. Roma güzel Sanatları bitirdikten sonra Venedik ve Napoli’de ressamlık ve dekoratörlük yaptı. 1891’de İstanbul’a geldi. Her gün tuvallerini yüklenip doğaya çıkar, figürlü veya manzara resimleri yapardı. O günler, Ertuğrul yatının Japonya’ya gideceği günlerdi. Zonaro, “ Ertuğrul’un uğurlanışını tasvir eden büyük bir kompozisyon yaptı. i koleksiyonu- Ressamların Biyografileri)
19.Yy’da İstanbul’da yaşayan azınlıklar arasında, resim sanatına daha çok Ermeniler ilgi göstermişlerdir. Bu ressamlar arasında en ünlü olan Civanyan, müzikle de ilgili bir Pera bohemi olarak popüler bir isim yapmıştır. Civanyan’ın resimlerine duygusal bir atmosferin egemen olduğu görülmektedir. ( Çağdaş Türk sanatı, sezer Tansuğ, s. 39. Remzi kitabevi yayınları., İstanbul 1986)
RESİMDE MANZARA TEMASI
“19.Yy’ın II. yarısında, manzara temasının Türk sanatçılarının elinde Batı’dakinden oldukça farklı bir boyut ve duyarlılık kazandığından söz edebilir. Kuşkusuz en yaygın ilgi alanını manzara resimleri oluşturmakta ve bu resimlerde adeta doğaya yüzyıllar boyunca duyulan dolaysız yaklaşımın özlemi yansımaktadır. Bu manzara resmi geleneğimiz yok değildi, fakat gerçekçi de olsa soyut şemacılığın sınırlarını aşmıyor, ancak daha sonraları duvar resimlerinde bir doğa ferahlığını araştırıyordu. Ama o duvar manzara resimlerinin pek çoğu da hayaliydiler. Türk sanatçının resim alanındaki geleneksel gerçekçiliği bu kez yeni bir gözlem ruhuyla ortaya çıktı.”
“19 yy. Türk resminin ilgi çekici bir başka alanı da deniz temasıdır. Osman Nuri Paşa (1835-1906, Harbiyeden) Harbili Tahsin (1875-1937, Diyarbakırlı) gibi asker sanatçılar, fırtınalı deniz ve gemi konusuna büyük bir ilgi duymuşlardır. Bu sanatçıların yabancı deniz ressamlarından etkilendikleri söylenebilir.
19.Yy. sonu Türk resim sanatının doğa ile kurmaya çalıştığı ilişki, önemli bir sevgi ve hayacan payını içinde taşır.”
19 yy. Türk resminin ilgi çekici bir başka alanı da deniz temasıdır. Osman Nuri Paşa (1835-1906, Harbiyeden) Harbili Tahsin (1875-1937, Diyarbakırlı) gibi asker sanatçılar, fırtınalı deniz ve gemi konusuna büyük bir ilgi duymuşlardır. Bu sanatçıların yabancı deniz ressamlarından etkilendikleri söylenebilir.
19.Yy. sonu Türk resim sanatının doğa ile kurmaya çalıştığı ilişki, önemli bir sevgi ve hayacan payını içinde taşır.” (Anadolu uygarlıkları ans. Cilt 6 s. 1142-1143. Görsel yayınlar)
Resim 117